Maşukuna “Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultânım” diyen ve bir sevgiliye nasıl hitap edilmesi hususunda âdeta ders veren Fuzûlî dedemizin, sevdiği insana bakarken yüreği titreyen ama bunu dile getirmekte zorlanan torunları hâline geldik. Pek çoğumuz fakülteler bitiriyor, diplomalara sahip oluyor, kariyer basamaklarında hızla ilerliyoruz; fakat iki kelâmı bir araya getirip de yüzüne bakmaya kıyamadığımız insana gönül alıcı bir kelâm edemiyoruz. Fuzûlî’den haberi olmayan, Şeyh Gâlib’i tanımayan ve dahi Nâbî tezgâhından geçmeyen neslimiz maalesef estetiğin hikmetle nasıl birleşip muhteşem bir kale hâline geldiğini bilmiyor. Bu eser, o muhteşem kaleye giden yolda bizlere birer işaret levhası olacak küçük; ama çok mühim hükümlerle dolu. “Göçtü kervan kaldık dağlar başında” diyen Yûnus’layın ömrümüzü boşa geçirmeden ve dost kervanını kaçırmadan sâhil-i selâmete ulaşmayı Mevlâ cümleye nasib eyleye.
Berceste Beyitler hazırlanırken şiirlerin Arap harfli Türk alfabesiyle yazımı, vezni, Lâtin harfleriyle yazımı, şairi ve günümüz Türkçesine aktarılmış hâlleri bir arada verildi. Bununla, kitabı eline alan okurun bir beyitle ilgili izah edilmesi gereken hemen her şeyi bir arada görmesi ve klâsik şiir deryasından bir nebze de olsa tatması amaçlandı. Türkçe şiirlerin yanı sıra zaman zaman Farsça şiir parçalarına da yer verildi. İnsanoğlunun müşterek yitiği olan hikmetin peşine düşülmeye çalışıldı.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.